Şiirle tanıştım dün. Artık ağlamıyorum eskisi kadar şiir dinliyorum sessizce.

Şiirle tanıştım dün. Artık ağlamıyorum eskisi kadar şiir dinliyorum sessizce. Hislerimi duyumsamanın başka bir yolunu keşfeder gibi. ''Kim kimi ne kadar anlayabilir?'' diyor şair.
Kim kimi ne kadar anlayabilir?
Bakıyorum, bilmem kaçıncı vedam olacağını düşünmeye çalıştığım duvarları basık küçük odama.
Beni anlayabilir mi bir ömrünü aynı evde geçirmiş bir insan mesela. Bu vedamı, alışmaya çalıştığım ilk uykularımı.
Kim kimi ne kadar anlayabilir sahi?
Neden bir yere ait olmaya ihtiyaç duyuyorum bazen, neden parçam oluyor bazı yerler, neden alışır insan boş duvarlara?
Vedalaşırken en zorlandığım ev benim evim bile değildi oysa, ama ortalığa saçılan eşyalar içimde kırılan cam kırıkları gibi.
Ayrılık vakti gelince ne yaptım diye bakıyor insan boş duvarlara. Kim bilir kaç veda gören duvarlara.
Kaç acı kaç sevinç kaç kaybediş kaç hiçlik ...
Neden anlamaz beni yerliler? Ben neden anlayamam onları ...
Bu belirsizlik bana neden huzur verir ki
Nereye gittiğini bilmeden gitmek nasıl huzur verir ki bana?
Bir inilti duyar gibi oluyorum tam çıkarken o evlerden ardımda bıraktığım her şeyi içimde taşıdığımı fark ediyorum kapıyı son kez çekerken.
Nasıl taşır insan bunca şeyi içinde ve nasıl anlatabilir ki bunu bir pazartesi ikindi saatlerinde...

Yorumlar