Yeni PanOptikon değil Yeni TANRI : ''TAHAKKÜMLER AĞI''

Bugün uyanır uyanmaz su içmeden hatta yüzümü yıkamadan ben de elime telefonu aldım ve hesap(lar)ımı kontrol ettim. Tüm eleştirilerimize rağmen içinden çıkamadığımız bir ağ sözkonusu. Nasıl oluştuğu ya da ne olduğundan ziyade ilgilendiğim bu ağların bizi ne hale getirdiği nasıl bir tahakküm içine aldığıdır. Ne denli bir tahakküm içinde olduğumuzu fark ediyor musunuz?

Kısaca nelerden bahsedeceğimi anlatayım insanlarla karşılaştığım her alanda bir kadraja girmeye çalışma çabasıyla da aynı oranda karşılaştığımı farkedeli uzun bir süre olmuştur. Bugün bu olguyu bu gerçekliği kendini bir tanrıtanırlığa sokma çabası olarak yorumladığımı farkediyorum artık. Evet sosyal ağlar çoğu kişinin yeni Tanrı figürüdür bunu iddia etmekle yetinmiyor size ispatlamayı da düşünüyorum.
İnsanlar artık herhangi bir aktiviteyi paylaşmakla yetinmiyor fark ettiniz mi bunu? Ne kadar güzel, çekici, doğal ya da bakımlı olduklarının yanı sıra eski Tanrı'ya ya da hala kabul etselerde ona tapınmayı bırakıp taptıkları yeni ''Ağ Tanrısına'' görüntüler gönderiyorlar. Diyeceksiniz ki tapınılan şey bir ilgidir. Hatta Lacan'cı kurama dayanarak başkasının arzusu'na tapıyoruz diyeceksiniz belki şimdiden duyuyorum. Ben bunun varlığını da kabul edebililirim fakat benim gördüğüm şey sokakta yaşanmıyor hatta çoğu zaman bir kadrajda olma durumu ön şart haline geliyor bir eylemin yapılması için. İnsanlara elinde bir kamerayla kendini çekmeden bir iyilik yaparken rastlamıyorum son zamanlarla. Köpeklere mama verenler önce kameranın açık olup olmadığını kontrol ediyor sonra mamayı vermeye başlıyor çünkü önemli olan kadrajda olmak! İyilik ikinci plana atılıyor. Tıpkı eski Tanrı'nın her yerde olduğunu varsayıp her yerde bizi izliyorcasına hareket etmek gibi bir şey fakat burada tek fark kadrajda olup olmamak! Yapacağınız eylemi yapıp yapmamanızı etkileyecek güce sahip olan bu kadrajdır. Yani eylemlerimizin tek bir noktaya yönelimi söz konusu; dur mumu üfleme kadrajda değilsin, bir dakika daha kamerayı aktifleştirmedim hızlı koşma, ya da hadi kameraya al köpeğe mama vericem, bacakları rahatsız ama ben onu yürütmek için çaba harcıyorum bunu çekmelisin! gibi gibi gibiler... Sahneye oynayan kuklalar gibi kadraja oynayan insanlar size de sinir bozucu gelmeye başlamadı mı? Bu işte bir terslik var demeye başlamadınız mı? Bunu bir panoptikon olarak ele almanın yanında bizim üzerimizde kurduğu tahakkümü de Foucault'dan  bir analizle de desteklemek mümkün. Bu olgu kendini sosyal ağların kadarajı üzerinden inşa ederken aynı zamanda bir tahakkümün içine kendi istekleriyle girdiklerinin ve bu görüntü kültürünün kurbanı olduklarının farkında bile olmayan özneler yaratmakta ve onları belli hashtag (#) ler vasıtasıyla kontrol etmektedir.
Böyle düşününce sizin de aklınıza Orwell'in Big Brother'ı gelmiyor mu burada kadrajı onun sizi takip eden gözü yerine koymak çok zor olmasa gerek. Tıpkı oradaki gibi sizi izlemesi her an olağan olan bir kadraj var ve bir telefon kamerası sizi her an kullanıcıların deyimiyle ifşalıyor da olabilir yani kadraj ondan gizlenecek olan eylemlerin artık gizlenememesi tehdidinide barındırmaktadır. Evet tam olarak yine bir 1984 analiziyle karşı karşıyayız. Siz ne dersiniz gözünüzde hangisi canlandı ''Tanrı/ Big Brother/ Panoptikon '' bilmiyorum ama karşımızdaki korkunç tahakküm ortada.

Yorumlar