Peki ya Ötekileştirilen Hisler?

Farklı şeylere yönelmenin elindekileri kaybetme korkusu ile yüzleşmesi bize tam olarak neyi anlatır. Evet bu korku tam olarak neyi ifade ediyor? Neden bazı şeyler aynı anda yürümez?

Neden ayakkabı numaralarımız bile kısıtlı belki ben 38,25 numara giyiyorumdur. Neden kalıplara ihtiyaç duyarız ki. Hadi nesnel örnekleri bir kenara bırakayım üretimle ilgili falan diyerek. Peki ya duygular? Neden ben aynı anda iki kişiyi seviyorum dediğimde illa birinin ağır basması lazım ki. Birinin sohbetini birinin sevgisini seviyorumdur ya da ne bileyim biri mantıklıdır öteki heyecan dolu...
Emin olamamak bence kararsızlıkla bir tutulmamalı emin olamamak gerçekçiliktir. Bilmiyorum bence hiçbir hissin ötekine ağır basması ön koşuluyla yaklaşmamalıyız duygulara. Oradan bakınca fazla mı rahat bir profil görüyorsunuz. Aslında asla kırıcı olamam bu konularda ama dürüst olmak zorundayım insanlar kararsızlık durumunda da bir şeyler yaşar. Ve bence gizlemek çok daha büyük bir haksızlık olur öteki hislerinizi. Çoğu insan gözünüzün içine yalan söylemeniz için yalvarır gibi baksa da.
Çok güzel bir motto buldum ''hislerin ötekileşmesi'' sizce de bu mantıklı değil mi? Neden bir etnisiteyi, dinsel kimliği ya da bir cinsel kimliği öteki kıldığımız farkındalığında olduğumuz kadar ötekileştirilmiş duyguları ele almıyoruz ki?

Bu konuda yorumlarınızı bekliyorum paslaşarak yeni bakış açıları oluşturabiliriz.

Yorumlar